ANTİPSİKOTİKLER

İlk olarak 1950’li yıllarda keşfedilen antipsikotikler psikotik bozukluklar ve mani gibi hastalıkların tedavisinde kullanılıyordu. Bugün ise bu grup ilaçlar sadece bu rahatsızlıklarda değil depresyon, dürtü kontrol bozukluğu gibi birçok farklı hastalıkta da kullanılmaktadır.
Daha önce yapılan bilimsel çalışmalarda, psikotik bozukluk ve bipolar bozukluk gibi rahatsızlıklarda beyinde temel olarak dengesi bozulan maddenin sadece dopamin olduğunu iddia ediliyordu. Bugün ise bu rahatsızlıkların altında sadece dopamin dengesizliği değil, aynı zamanda serotonin denilen maddeye de bağlı bozukluklar olduğu tespit edilmiştir (evet nam-ı diğer mutluluk hormonu serotonin burada da karşımıza çıktı, ancak depresyondan farklı olarak serotonin dengesinin bozulduğu beyin bölgesi depresyon ve psikotik bozuklukta birbirlerinden farklı bölgeler!!). Buna bağlı olarak ikinci nesil olarak adlandırılan yeni kuşak antipsikotikler eski antipsikotikler gibi sadece dopamin sistemine değil serotonin sistemine de etki ederler.
Günümüzde antipsikotik ilaçlar psikotik bozuklukların (şizofreni, şizofreniform bozukluk, akut ve geçici psikotik bozukluk, sanrılı bozukluk, şizoafektif bozukluk, madde kullanımına bağlı psikotik bozukluk, duygudurum bozuklukları, psikotik belirtili majör depresyon) yanı sıra, dürtü kontrol bozukluğu, bunama ve deliryum gibi rahatsızlıklarda ortaya çıkan ajitasyon ve saldırganlığın tedavisinde, borderline kişilik bozukluğu gibi zaman zaman gerçeği değerlendirmenin bozulduğu durumlarda da kullanılabilmektedir. Ayrıca antipsikotikler düşük dozlarda depresyon ve uykusuzluk gibi durumlara da fayda sağlamaktadır.
Hangi hastada hangi antipsikotiğin seçileceği kesinlikle hekimin vermesi gereken bir karardır. Antipsikotik seçiminde hekim hastanın rahatsızlığının yanısıra, ilacın olası yan etkilerini de gözönüne almak durumundadır. Her antipsikotiğin farklı bir yan etkisi bulunmakla birlikte antipsikotiklerin en sık bulantı, kusma, sersemlik, başağrısı, uyku hali, konsantrasyon güçlüğü gibi yan etkiler yaptığını görmekteyiz.
Bu genel yan etkiler dışında antipsikotiklerle ilgili önemli bir yan etki ekstrapiramidal semptomlar (EPS) olarak tabir edilen hareket bozukluklarıdır. EPS çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Akut distoni olarak adalndırılan EPS’de özellikle boyun, çene ve dil kaslarında çok şiddetli kasılmalar görülür. Bu kasılmalar nadiren göz ve gövde kaslarını da tutabilir. İlk karşılaşıldığında hasta ve hasta yakınlarını korkutabilecek bu dramatik tablo ilacın yan etkisini kaldıran bir başka ilaç verilerek tedavi edilebilir.
Parkinsonizm denilen yan etkide ise hastada küçük adımlarla yürüme, el yazısının küçülmesi, mimik kaslarının etkili çalışmaması nedeniyle maske yüz ve titreme görülür. Parkinsonizm de yine ilaçlarla tedavi edilebilir.
“Akatizi” denilen bir diğer yan etkide hasta yerinde duramaz ve sürekli hareket etme ihtiyacı duyar. Bunun yanısıra kişi içsel bir huzursuzuk duyar. Akatizi de ilaçlarla kontrol altına alınabilmektedir.
“Tardiv diskinezi” denilen yanetkide ise bireyde yüz ve ağız bölgesinde istenmeyen hareketler görülür. Tardiv diskinezinin kesinleşmiş bir tedavisi yoktur. Kullanılan antipsikotiği değiştirmek bir seçenek olabilir.
Ekstrapiramidal semptomlar dışında görülebilen nörolojik yan etkiler sara nöbetleri benzeri kasılmalar ve nöroleptik malign sendrom denilen, ölümcül sonuçları olabilecek rahatsızlıklardır.
Antipsikotiklerin diğer sık görülen yan etkileri arasında ağız kuruluğu, kabızlık, idrar yapmada güçlük, kalp ritminin bozulması ve özellikle ayağa kalkma ile kendisini gösteren tansiyon düşüklüğü (postural hipotansiyon) bulunur. Deri döküntüleri ve renk değişiklikleri, iştah ve kilo artış, kanda “prolaktin” adı verilen hormonun miktarının artmasına bağlı olarak kadınlarda adet görmeme, cinsel isteksizlik, memeden süt gelmesi, erkeklerde ise cinsel işlev bozuklukları ve karaciğer işlevlerinin bozulması sayılabilir.
Sözü edilen yanetkiler sonradan keşfedilen ve ikinci kuşak olarak adlandırılan antipsikotiklerde daha az olmasına rağmen, tüm antipsikotiklerde görülebilen yan etkilerdir. Her ilacın kendine has yan etkileri olabileceği için antipsikotik kullanmaya başlayan bir hasta mutlaka kullandığı antipsikotiğin yan etkilerini doktorundan ayrıntılı bir şekilde öğrenmeli ve kesinlikle kulaktan dolma bilgilerle kendi başına antipsikotik kullanmamalıdır.